ÖYLE İŞTE

Eylül 06, 2025

Café Terrace at Night | Vincent van Gogh

Uzun zamandır yazmıyorum, büyük ihtimalle kimsenin fark ettiği bile yoktur ama…Önümde vodka, elma suyu, bir de klavye. Arkada Pilli Bebek… Şarkılar sanki içimdeki sessizliği daha da büyütüyor.

Nietzsche’nin dediği gibi: “Beni anlamıyorlar; ben bu kulaklara göre ağız değilim.”
Ve evet… Bazen gerçekten öyle hissediyorum. Yanımda onlarca insan oluyor ama tek bir kelime bile çıkmıyor ağzımdan. Onlar anlatıyor, ben dinliyorum. Peki ya ben? Anlatsam ne değişir? Susarsam ne eksilir?

İnsan bazen kendi yükünü, kendi sırtında taşımaya razı geliyor. Çünkü bilir ki: “Anlatmak hafifletmez, sadece hatırlatır.”

Geçen gün kendime dedim ki: “Kimse yalnız değil, herkes yanlış.”
Yanlış insanlarla, yanlış yerlerde, yanlış zamanlarda oyalanıyoruz. İşte asıl yalnızlık bu. Çünkü kalabalığın ortasında susuyorsan, işte orada gerçek yalnızlığı tadıyorsun.

Artık öğrendim: Kendin gibi olamadığın her yer zehirdir. Koşarak değil, uçarak uzaklaşman gerekir. Çünkü orada kaldıkça kendi ruhundan eksiliyorsun. Ve hiçbir şey, kendinden vazgeçmeye değmez.

Maske takmış bir dünyada, samimiyet delilik gibi algılanıyor. Herkes gülüyor ama kimse gülmüyor. Dostluklar, çıkarların gölgesinde eriyip gidiyor. Ve insan, bir noktadan sonra suskunluğuna alışıyor.

Ama ben inanıyorum: Anlaşılacağın tek bir yer var bu hayatta. Çok kulak olabilir ama gerçek olan bir tek yürek vardır.
O yeri bulduğunda, o insanı tanıdığında, sımsıkı sarıl ona. Çünkü orası senin ait olduğun yerdir.

Kafka’nın dediği gibi: “Benim dünyam dar. İçinde sadece ben varım, bir de anlayabilen olursa o.”

Dipnot:Umarım siz de ben de bigün anlaşılabildiğimiz yere  yani evimize kavuşuruz  belki bi bardak vodka da içeriz ha? 

.

0 yorum