Saçmalığın Kollarında: Albert Camus'dan Umutsuzluk Rehberliği

Ağustos 18, 2024


Albert Camus, hayatın saçmalığını yüzümüze vuran bir düşünür. Kafa karışıklığını, boşluk hissini, her şeyin aslında ne kadar anlamsız olduğunu öyle bir anlatır ki, bazen ona hak vermemek elde değil. Hani şu içini kemiren "Bu hayat ne işe yarıyor ki?" sorusu var ya, işte Camus tam da bunun peşine düşmüş.

Yaşamın Anlamsızlığı ve Boşluk

Camus’ye göre, hayat bizden bağımsız, umursamaz ve anlamsız. Ne yaparsak yapalım, dünya kılını bile kıpırdatmaz. Biz, anlam bulmaya çalışırız, ama dünya bu anlam arayışımıza koca bir "Boş ver!" der. Camus bunu şöyle özetler:

"Saçma, dünyayla benim aramdaki bu mesafedir."

Yani sen ne kadar uğraşırsan uğraş, dünya umurunda bile değil. Aslında tam anlamıyla "Bize ne ya!" diyor evren. Ama işte biz, inatla bir anlam bulmaya çalışıyoruz. İronik değil mi?

"Dünya makul değildir, ama saçmanın en saçma biçimidir."

Saçmalıkla Yüzleşmek

Camus, bu anlamsızlığın farkına vardığımızda ne yapmamız gerektiğini sorar. İşte burada işin rengi değişir. Ya "S...tir bu hayatı!" deyip çekip gideceğiz, ya da her şeye rağmen devam edeceğiz. Fakat bu devam ediş, sanki her gün yeniden aynı boktan döngüye uyanmak gibi.

"Gerçekten ciddi olan tek bir felsefi sorun vardır: İntihar. Yaşamın yaşanmaya değip değmediğine karar vermek, felsefenin temel sorusudur."

Camus, intiharı ciddi ciddi düşünür, ama sonrasında bu yola pek girmez. Ona göre, hayatın saçmalığı onu bitirmek için bir sebep değil. Yani, "Bu kadar boktan bir hayatı bitirmektense, ne yapalım devam edelim" der gibi.

"İnsan varoluşu saçma olabilir ama bu, onun yaşamını sonlandırması için bir neden değildir."

Sisifos Miti ve Kaderin Ağırlığı

Camus’nün Sisifos miti, hepimizin o sonsuz döngüye sıkışıp kaldığını gösterir. Sisifos, bir kayayı dağın tepesine taşır, ama her seferinde kaya geri yuvarlanır. Bu çaba, tam bir "Lan ne yaparsam yapayım, başa dönüyorum!" durumu. Hayat da böyle değil mi? Ne yaparsak yapalım, hep aynı boktan yere geri dönüyoruz.

"Sisifos’un tanrılar tarafından sonsuz bir ceza olarak bir kayayı dağın zirvesine kadar çıkartıp tekrar aşağı yuvarlanmasına rağmen bıkmadan usanmadan tekrar aynı şeyi yapması, insanın saçma olanla yüzleşmesidir."

Camus, Sisifos'un çabasını bizim hayatımıza benzetir. Koca kaya, omzunda, hiç durmadan taşıyorsun. Ama niye taşıyorsun, neden uğraşıyorsun, kimin umrunda? Camus, bu acı gerçeği şöyle bir cümleyle bağlar:

"Sisifos’u mutlu tasavvur etmek gerekir."

Sanki o kayayı taşımaktan bir tat bulabileceğimiz gibi bir umut verir. Ama bu mutluluk, biraz da çaresizlikten kaynaklanan bir kabullenme değil mi?

Sonuç

Albert Camus, hayatın saçmalığını tüm çıplaklığıyla önümüze serer. Bütün bu boşluğu, anlam arayışının anlamsızlığını ve her şeyin bir noktada boşluğa düştüğünü anlatır. Evet, hayat boktan, evet, anlam arayışımız nafile. Ama belki de bütün mesele, bu saçmalığa rağmen, belki de inatla yaşamaya devam etmektir. Kimi zaman bu koca kayayı taşırken ezileceğiz, kimi zaman da tepeye yaklaştığımızı hissedeceğiz. Ama ne olursa olsun, bu s.ktiğimin kayasını bırakmayacağız. Çünkü başka bir seçeneğimiz yok gibi... 

.

0 yorum